Sizi tanıyabilir miyiz?

1 Mayıs 1963 Samsun doğumlu, aslen Yozgatlıyım. Babamın memuriyeti sebebiyle Muş’ta başladığım eğitimime; İstanbul, Maraş/Elbistan ve Anamur’da devam ettim. 1982 yılında yerleştiğim Eskişehir Anadolu Üniversitesi, İktisat bölümünden 1986 yılında mezun olarak yüksek öğrenimimi tamamladım.

Özel sektör ve kamu kurumlarının muhasebe servisinde sorumlu muhasebeci olarak görev yaptım. En son görev yerim olan Mersin Deniz Ticaret Odası’ndan 2008 yılında emekli oldum.

Yazın hayatına 2010 yılında blog yazarlığı ile başladım. www.yaren33.blogspot Milliyet gazetesinin blog sayfasında ve çeşitli edebiyat sitelerinde iki yüz civarında; felsefi, sosyal ve kültürel içerikli yazılarım, amatörce yazdığım şiirlerim, öykü, makale ve denemelerim yayınlanmaktadır.

Tolstoyun Bisikleti Dergisi, Maki ve İlesam dergilerinde de yazılarıma yer verilmektedir.

Ayrıca Temmuz 2021 yılından beri Mersin Güney Gazetesinde “Özgür Kalem” köşemde yazıyorum.

Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği tarafından düzenlenen ‘Geleneksel Edebiyat Ödülleri’ 2022’de “Yılın Yazarı” ödülüne layık görüldüm.

Üyesi olduğum dernek ve birlikler;

Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM)

Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği (MEŞYAD)

İçel Sanat Kulübü (İSK)

Verdiğim seminer ve konferanslar;

27 Kasım 2021 tarihinde CNR 5. Mersin Fuarında Fırçadaki Son Şiir/ Orhan Veli konulu konferans. (Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği Org.)

8 Mart 2021 ve 2022 tarihlerinde Dünya Kadınlar Günü sebebiyle Meşyad- Mersin Yenişehir Belediyesi Org. “Adın Kadın olunca” adlı konferans

1987 yılından beri Mersin’de yaşamaktayız. Evliyim, iki kızım var.

Yazmaya nasıl başladınız?

2008 yılında emekli olduktan sonra önce okuma serüvenime kaldığım yerden devam ettim. Ardından 2010 yılında açtığım blog sayfası ile de yazma serüvevinim başladı. Özellikle toplumsal sorunlara olan duyarlılığım nedeniyle konu seçimlerimi, yaşanmış gerçekler üzerinden önce deneme ve sonrasında öyküye dönüştürdüğüm yaşamları anlatarak okurun dikkatini konuya çekmeye başladım. İlerleyen dönemlerde gerek blog arkadaşlarım, gerek okurlarım ve gerekse ailemin teşvikiyle roman yazmaya başladım.

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?

Yazmak benim için bir tutkudur. Düşüncelerimi yazarak daha rahat ifade edebiliyorum. Diğer yandan “Söz uçar, yazı kalır.” sözü gereği fikirlerimin kalıcı olmasını ve gelecek kuşaklara aktarmasını sağladığı gibi düşünceler beni yazmaya sevk eden sebeplerdir.

Dört kitabınız var. Bu kitapların içerikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

İlk kitabım “Düş Batımı”. 2012 yılında yazmaya başladım. 2015 Ocak ayında okurlarıyla buluştu. Kitabımın ana teması aile ve çocuk. “Çocuk ailenin yansımasıdır. O nasıl bir ailede yetişirse topluma yansıması da öyle olur.” Yani çocuk sevgi dolu mutlu bir ailede yetişirse, mutlu başarılı, özgüvenli, kendiyle barışık bir birey olarak toplumda varlığını hissettirir. Aksi halde sorunlu ailede yetişen çocuk da sorunlu, özgüven kaybı yaşayan, agresif, kendiyle ve yaşamla sürekli kavga halinde olan bir birey olarak var olmaya çalışır. Burada ailelere şu mesajı vermeye çalıştım: “Anne baba olmak sadece çocuk doğurmakla olmuyor. Eğer dünyaya getirdiğiniz çocuğun sorumluluğunu almayacaksanız, çocuk dünyaya getirmeyin…” Açıklamadan da anlaşılacağı gibi Düş Batımı kitabımın konusu dağılmış aileler ve bunların topluma etkileri. Gerçek yaşam öyküsünden hareketle kurguladığım sosyal içerikli bir romandır. Kitabımın 4. baskısı bitmek üzere. Çok etkili, güzel geri dönüş aldım.

İkinci kitabım “Bakış Acısı”. Bakış Acısı kitabım, Düş Batımı okurlarının talepleri üzerine oluşturulmuş bir öz romandır. 2015 yılında yazmaya başladım. 2017 Ekim ayında okurlarıyla buluştu. Kitap Düş Batımı kitabımın devamı niteliğinde olmasına rağmen ondan bağımsız bir romandır. Burada ağırlığı kadına ve onun eğitimine verdim. Bire bir yaşanmış öykülerden kurguladım. Ana tema; “Kadın özgür olmalı. Özgür kadın, özgür çocuklar yetiştirir. Özgür çocuklar özgür toplum demektir. Kadın ekonomik açıdan özgür olmalı. Kadın çalışmalı, kadın saygınlığını eğitimle taçlandırmalıdır.” Bakış Acısı adlı kitabımda farklı açıdan konuları tek bir açıyla bütünleştirdim. Kocası ölmüş bir kadının ayakta kalma mücadelesi, toplumun bu kadınlara bakışı, engelli çocuklara sahip ailelerin dıramı ve toplumun yaklaşımı, Alevi-Sünni evliliği ve bu konuda toplumun tepkileri etkileri gerçek yaşam öykülerinden kurgulayarak yazdığım kitabım 3. baskısını yaptı. Yakında 4. baskıya geçilecek.

Üçüncü kitabım “Fırçadaki Son Şiir/ Bir Orhan Veli Romanı”adından da anlaşıldığı gibi ünlü şair Orhan Veli Kanık’ın yaşam öyküsünü anlatan kurmaca biyografik romandır. 2017 Kasım gibi yazmaya başladım, 2021 yılının temmuz ayında okurlarıyla buluştu. “Neden Orhan Veli?” diye sorabilirsiniz. Bakış Acısı kitabımdan sonra biyografik roman yazmaya karar verdim. Orhan Veli’nin şiirlerini özellikle “Anlatamıyorum” adlı şiirini lise yıllarımda çok severdim. Yaşamı hakkında hiçbir şey bilmediğim bu ünlü şairimizin “Anlatamıyorum” adlı şiirinde neyi anlatamadığını merak etmiş ve yaşam öyküsünü yazmaya karar vermiştim. Şairimizin kısacık yaşamında anlatmak istediği, anlatmaya çalıştığı öyle çok şeyin olduğunu araştırmam sonucunda gördüm. Kitabımda Şair Orhan Veli’yi ayrıca insan olarak, dost arkadaş canlısı, aşık Orhan Veli’yi okura tanıtmaya çalıştım. O, köklü Türk şiir geleneğinde hatırı sayılır bir devrim yaparak, şiirimizi burjuva sınıfının tekelinden kurtararak halka getirmiş, halkı da şiire dahil etmiş ve halkın sevgisini kazanmıştır. Ben de kurmaca biyografik romanımda Orhan Veli’nin bilinmeyen pek çok yönünü halka anlatmaya tanıtmaya çalıştım. Kitabımdan beklediğimin üzerinde dönüşler aldım.

Dördüncü kitabım “Yolculuk”. Yolculuk kitabımı 2021 yılının Ağustos ayında yazmaya başladım. 2022 yılı Aralık ayında okurlarıyla buluştu.

Yolculuk; kişisel gelişim tadında bir kitaptır. Felsefi içerikli denemelerimden yaptığım seçkilerimi güncelleyerek yaşanmış hikayelerle kurgulayarak, filozafların sözleriyle süsleyerek anlatmaya çalıştığım bir kitaptır. Bu kitapta toplumsallıktan bireselliğe bir geçiş vardır. Birey olarak yaşam gailesine öylesine kaptırdık ki, kendimizi unuttuk. Sanki yaşamda var olma amacımız yemek yemek, işe gitmek, okumak, evlenmek ve çalışmaktan ibaretmiş gibi davranıyoruz. Kendimize hiç zaman ayırmıyoruz… Kendimizi tanımıyoruz… Dolayısıyla da kendimizi başkalarında bulmaya çalışıyoruz…

İşte ben bu kitapta bireye “Kendine dön, yolculuğunu önce kendi iç dünyana yap. Bir yerlere varmadan önce kendine uğra. Gideceğin bütün yollar kendinden geçer.” Ragıp İsfehani’nin sözünden hareketle okuru kendini tanımaya, onu sevmeye ve kendisiyle barışarak mutlu hissetmesi için kapı aralamaya çalıştım. Ayrıca sevgi, umut güven gibi kavarmların insan hayatındaki önemine de dikkat çekmeye çalıştım. Kitabım daha çok yeni, onu okura tanıtma çabasındayım.

Her an yazabilenlerden misiniz yoksa belli bir disiplin içinde mi çalışırsınız?

Hayır, her an yazamam. Konu önce zihnimde demlenmeli son halini almalı ki sonra yazıya dökebilirim. Ayrıca düşünmeden önce de zihnimi meşgul edecek sorunlarımı çözmeden ne düşünebilir ne de yazabiirim. Anlayacağınız rahat olmam gerekiyor. Bu nedenden dolayı kitaplarımın okurlarıyla buluşması ortalama 2-3 yılı buluyor.

Yeni kitap çalışmalarınız olacak mı?

Evet şu an üzerinde çalıştığım bir öykü kitabım var. Henüz başlardayım…


Eklemek istedikleriniz var mı?

Son olarak; bizler gecemizi gündüzümüze katarak yazmaya çalışıyoruz. Tek amacımız vardır, yazdıklarımızın okunması. Ülkemiz dünyada kitap okuma sıralamasında üçüncü dünya ülkeleri kategorisine giren ülkeler arasında yer almaktadır. Bu ise bizleri gereğinden çok üzmektedir. Hepimizce malum ülkenin ekonomik durumu istikrarsız, enflasyon en tepelerde, dolar deseniz gel- git yaşıyor. Ayrıca edebiyat ve sanata ve sanatçılara verilen değer de ortadayken, sadece bizim çırpınışlarımız yeterli gelmiyor. Bizi yönetenlerden isteğim kitap maliyetlerini düşürmeleri ve dolayısıyla kitap baskı ve satış fiyatlarının da düşeceği bilinciyle politikalar üretmeleridir. Bu bağlamda topyekûn bir okuma seferberliği yapılması dileğimdir. Zira şairin dediği gibi; “Okuyun okuyun mürekkebin akmadığı yerden kan akıyor..” diyor, bana bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Sevgilerimle,

https://www.instagram.com/hanifemert1

*Bu söyleşi dostsohbeti.com için Emre Çakır tarafından yapılmıştır. Sadece kaynak belirtilerek belirli bir kısmı alıntılanabilir.

Bir Cevap Yazın

dostsohbeti.com "Türkiye'nin Röportaj Sitesi" sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et